KURUMSAL
- TÜM BAĞIŞLAR SAYFASI
- KURBAN FAALİYETLERİ
- ONLİNE SADAKA VER
- EĞİTİM FAALİYETLERİ
- RAMAZAN FAALİYETLERİ
- KIŞ YARDIMLARI
- AFRİKA EKMEK YARDIMI
- AFRİKA SU KUYUSU
- ARAKAN KAMPLARI SUKUYUSU
- AFRİKA YEMEK YARDIMI
- MARKET KARTI YARDIMI
- AFRİKA ÇOCUK SEVİNDİRME
- ÇOCUKLAR MUTLU OLSUN
- AFRİKA SÜT KEÇİSİ
- PROJELER
- FAALİYETLERİMİZ
Promosyon caiz mi? Bağış yapılabilir mi ?
Emlak Konut Yeni Yuvam Modeli” nedir?
Gayrimenkul Sertifikası" uygulaması nedir?
Emlak Katılım Tasarruf Finansman sistemi nedir?
Yüzyılın Konut Projesi 500 bin sosyal konut projesinin detayları belli oldu
Sosyal Konut Projesi'nde Sıkca sorulan sorular ve cevapları
500 bin sosyal konut caiz mi?
Yüzyılın konut projesi 500 bin sosyal konut projesine başvurmak ve ev sahibi olmak caizmi. Diyanetin fetvasina göre TOKİ'nin yaptığı sosyal konutlara başvuru ve ev satın alma genel olarak caiz hükmünde Genel itibariyle görüşler birbirine yakın ve başvurmak ev sahibi olmanın dinen bir sakıncası yok caiz
Başvurular Ziraat, Halkbank ve Emlak Katılım Bankaları üzerinden ve e-Devlet aracılığı ile yapılacak. Başvurular 10 Kasım-19 Aralık 2025 toplanacak. Hak sahibi belirleme kuralarının çekimi 29 Aralık 2025-27 Şubat 2026 arasında yapılacak. Konutlar Mart 2027 itibarıyla teslim edilmeye başlayacak.
Bu kapsamda başvuruların ilk günü 10 Kasım'da, TCKN'nin son rakamı "0" olan vatandaşlar başvuru yapabilecek. 11 Kasım'da son rakamı "2", 12 Kasım'da "4", 13 Kasım'da "6", 14 Kasım'da "8" olan vatandaşların başvuruları alınacak.
E-devlet Başvuru yapmak için tıklayınız https://www.turkiye.gov.tr/toki-konut-is-yeri-basvurusu
ŞURA FIKIH KURULU FATİH KALENDER HOCA
Şûrâ Fıkıh Kurulu’nun Fatih Kalender hocanın sözleşmedeki bazı sakıncalı maddeler nedeniyle fetva vermediği 500 bin sosyal konut projesi, yetkililerin hasas davranarak bizzat fatih hocayı arayıp bilgi alması ve sorunlu maddelerde gerekli düzeltmeler yapmasından sonra cazi fetvası verildi.14.11.2025
Diyanetin 05.11.2025 son fetvası
soru: Son açıklanan yüzyılın konut projesi 500bin sosyal konut projesi caiz mi Bu kampanyaya katılıp ev alınabilir mi
İslam'da faiz, kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletmek, ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir.
TOKİ aracılığıyla ev, işyeri veya arsa satın almaya gelince; Toplu Konut İdaresi (TOKİ), isteyen kişilere bu tür gayrimenkulleri peşin veya taksitle satmaktadır. Taksitli satışlarda belli oranda peşinat alınmakta, geriye kalan ise vadeli olarak tahsil edilmektedir. Kalan borç, bir önceki altı aylık memur maaş artış oranı esas alınarak güncellenmektedir.
Görüldüğü üzere söz konusu satım akdinde, gayrimenkulün fiyatı ve sözleşmenin vadesi başlangıç itibarıyla bellidir. Vade sonunda toplam bedelin ne kadar olacağı ile ilgili ortaya çıkan belirsizlik ise meydana gelen enflasyon farkının telafisi için altı aylık memur maaş artış oranı esas alınarak yapılan güncelleme ile tarafları anlaşmazlığa götürmeyecek şekilde giderilmektedir. Dolayısıyla söz konusu belirsizlik akdin sıhhatine engel değildir.
Öte yandan faiz, akitlerde şart koşulmuş karşılıksız fazlalığın adıdır. Hâlbuki söz konusu sözleşmedeki fiyat güncellemesi, enflasyon sebebiyle parada oluşan değer kaybının karşılığı olduğundan faiz kapsamında değerlendirilmez.
Buna göre faizli kredi kullanılmaksızın yalnızca satış sözleşmesi çerçevesinde Toplu Konut İdaresi’nden (TOKİ) gayrimenkul satın alınabilir. TOKİ veya benzeri kurumlardan gayrimenkul alımında peşinatı karşılamak veya vadeli borcu kapatmak amacıyla faizli kredi kullanmak ise caiz değildir.
Diğer görüşler
1. GÖRÜŞ_______________________________________________________________________________________________
_________________________________________________________________________________________________________
TOKİ’NİN “500 BİN SOSYAL KONUT” PROJESİ HAKKINDA
#İsmailağadanAçıklama
KARAR METNİ
TOKİ; “500 Bin Sosyal Konut” projesine başvurmak ve ihtiyaca bağlı olarak kura ile hak sahipliği oluşan evi satın almak caizdir. Bu noktada yeniden değerleme oranı ile borcun güncelleneceği bir akdin meşruiyetinde toplumun ihtiyacı temel esas kabul edilmiştir. Ülkemizdeki mesken ihtiyacının mevhum bir durum değil bilakis kesin bir hakikat olduğu açıktır. İslam fıkhında tahakkuk etmiş hacet, naslara açıkça muhalif olmayan hususlarda kolaylaştırmayı gerektirir.
GEREKÇELİ İZAH
İslam fıkhında akitlerin vazedilmesindeki temel maksat ictimai hayatta nizamı tesis etmek ve olası bütün niza’ları daha oluşmadan kesmektir. (Sığnâkî, en-Nihaye, c.13, s.230) O halde toplum düzeninin muhafazasını temin edecek ve halka fayda sağlayacak hususlarda Müslümanları gözetmemek, bu hikmetin tersine hareket etmek olur. “Fıkıh hayattır” ilkesi gereğince fıkhı, uygulanamaz kurallar bütünü olarak algılamak, fıkhın tabiatına aykırıdır.
İçinde bulunduğumuz çağın değerlerine göre düzenlenen piyasa şartlarının, Müslümanları zaman zaman sıkıntıya soktuğu izahtan varestedir. Alışveriş, icare, ipotek vesair akitlerin yanında ekonominin dünya düzeyinde faize bağlı kılınması ve banka sisteminin esas alınması İslam fıkhının yer yer uygulanmasına mâni olmaktadır. Böyle durumlarda “zaruret ve ihtiyaç” fıkhını tatbik etmek kaçınılmaz hale gelmektedir.
Devletin vatandaşına yönelik konut meselesini çözmeye çalışması da vatandaşın kiradan kurtularak başını sokacak bir eve sahip olması da şer’an itibar edilmesi gereken ihtiyaçlardır. TOKİ uygulamasında, yerli paranın korunması adına altın ve döviz unsurları yerine TL’nin tercih edilmesi, devlet için gözetilmesi gereken bir maslahat olduğu gibi halkın da faydasınadır. Bununla beraber TOKİ’nin, devlet kurumu olması ve mali varlıklarının devlet hazinesinin bir parçasını temsil etmesi haysiyetiyle yararı ve zararı kamuya râcîdir. Buradaki zarar, yıllar içerisinde TOKİ’nin alacak tutarında oluşacak olan değer kaybıdır. Bu noktada TOKİ, toplam tutarı ve aylık taksit sayısını ortaya koyarak (semeni ve vadeyi belirledikten) sonra ilerleyen yılların taksitleri için yeni bir takvim / değerleme yapacağını belirterek zararın bir kısmını karşılamayı hedeflemektedir.
TOKİ’nin, katılımcıların ihtiyaç sahibi olmasını şart koşması ve hak sahiplerini kura ile belirlemesi, ticari bir gaye güdülmediğini açıkça ortaya koymaktadır.
Müslümanları, halkın maslahatı için düzenlenen bu emsal fırsatlardan yararlandırmamak, onları, hassasiyetlerini ranta dönüştüren yapılara mecbur bırakmak olacaktır. Bu tür bir hüküm; “Tâ ki o, içinizden zenginler arasında elden ele dolaşan (ve onların gücüne güç katan) bir şey olmasın.” âyet-i kerimesindeki hikmete aykırı olur.
İslam fıkhında semenin belirsizliği akdi ifsat edici bir unsur olarak kabul edilmiştir. Buna rağmen “hıyar-ı kemmiyye”, “subret-i taam”, “bey bi'l isticrar”, “rahs-gala” ve benzeri meselelerde fakihler, gerek örfe gerek hacete binaen bu akitlerdeki meçhuliyeti hükmen malum saymışlardır. Mezkûr hükümler, bu tür ihtiyaçlara mebni birtakım ruhsatlara altyapı oluştururlar. Bu tür akitlerde tashihe ve tecvize mâni olacak en temel ilke; neticesinin “Makasıd-ı Şeri’a”ya aykırı oluşudur.
Her ne kadar TOKİ'deki fiyatlandırma, bu meseleler ile birebir aynı olmasa da hem “Zaruret-Hacet” ilkesinin tahakkuku hem de “Makasıd-ı Şeri’a”ya açıkça aykırı bir durumun söz konusu olmaması hasebiyle tecvizine mâni bir durum görülmemektedir.
Netice olarak: Başvuru şartlarına sahip olan ihtiyaç sahiplerinin, yalan beyanda bulunmadan TOKİ’den konut satın almaları heyetimiz tarafından hacet ilkesi çerçevesinde caiz görülmüştür.
En doğrusunu Allah Azze ve Celle bilir.
İSMAİLAĞA FETVA HEYETİ
Karar tarihi: 28.10.2025
Karar numarası: 0152
2. GÖRÜŞ_______________________________________________________________________________________________
________________________________________________________________________________________________________
TOKİ 500 bin konut projesinden ev almak caiz mi?
Değerli kardeşimiz,
Evet caizdir, alınabilir.
Devlet, peşin olarak ev alabilecek maddi imkânlara sahip olmayan kişilere kolaylık olsun diye ev yapıp taksitle satmaktadır. Devlet bu kimselerden belli oranda peşinat alıyor, geriye kalanını ise önceden belirlediği bir zamana yayıyor.
Bu arada alacağı paranın değerinde enflasyon sebebiyle bir düşüş söz konusu olursa, onu da alacağı paraya ilave ediyor. Şayet paranın değerinde bir düşüş olmazsa, önceden belirlenen taksitin dışında fazla para almıyor.
Bu uygulamanın faizle bir ilgisi yoktur. Burada yapılan ilave, yalnızca enflasyon sebebiyle oluşan kayıptır. Faiz ise, akitlerde şart koşulmuş bulunan karşılıksız fazlalığın adıdır. Kaynak: sorularlaislamiyet
3. GÖRÜŞ_______________________________________________________________________________________________
________________________________________________________________________________________________________
Yeni açıklanan 500 bin konut projesinden konut almak caiz midir?
TOKİ tarafından yeni açıklanan 500 bin konut projesinden konut almak, İslam fıkhı açısından tartışmalı bir konudur ve bu tartışma, “satın alınacak malın toplam fiyatının baştan belli olma zorunluluğu” ilkesi etrafında yoğunlaşmaktadır. Bu konuda İslami ilim çevrelerinde ve fetva kurullarında iki temel görüş bulunmaktadır. Yeni açıklanan 500 bin konut projesi, önceki projelerle benzer bir satış modeli (uzun vade ve memur maaş zammına endeksli artış) içeriyorsa, bu görüşler geçerliliğini korur.
İslam Fıkhı Açısından Değerlendirme
1. Caiz Olmadığını Söyleyen Görüş: (Fiyat Belirsizliği Prensibi)
Bu görüş, fıkıhın temel bir kuralına dayanır: Bir satış akdinin (sözleşmesinin) geçerli olabilmesi için, satın alınan mal (mebî) ve bedeli (semen) her ikisinin de akit sırasında açıkça ve kesin olarak belli olması gerekir. Bu belirsizliğe fıkıhta “cehalet-i fahişe” (büyük belirsizlik) denir ve bu tür bir belirsizlik akdi fâsit (geçersiz) kılar.
Delil ve Gerekçe:
Fiyatın Kesin Olmaması (Cehalet-i Fahişe): TOKİ’nin uzun vadeli taksitli satışlarında, taksitlerin belirli dönemlerde (genellikle 6 ayda bir) memur maaş zammı oranında artırılacağı şartı konulmaktadır. Bu durumda, alıcının borcunun toplam tutarı en başta kesin olarak belli değildir. Alıcı, borcun bitiminde toplamda ne kadar ödeme yapacağını bilmemektedir. Peygamber’imiz (s.a.s.) cahiliye döneminde ihtilafa yol açacak belirsizlik içeren satışları yasaklaması, bu görüşün dayanağıdır. (Tirmizî, Büyû’, 17; Müslim, Büyû’, 4) Bu görüşe göre, toplam borç miktarındaki bu belirsizlik, akdin sıhhatine (geçerliliğine) engeldir ve bu yolla konut almak caiz değildir.
2. Caiz Olduğunu Söyleyen Görüş: (Zaruret ve Hafif Belirsizlik Prensibi)
Bu görüş, fıkhi kuralların modern hayattaki zaruretler ve cehaletin (belirsizliğin) boyutu açısından esneklik gösterebileceğini savunur.
Delil ve Gerekçe:
Hafif Belirsizlik (Cehalet-i Yesîra): Bu görüşe göre, TOKİ’deki belirsizlik, taraflar arasında büyük bir çekişmeye yol açmayacak seviyede “cehalet-i yesîra” (hafif belirsizlik) sayılabilir. Çünkü artış oranı (memur maaş zammı) genel ve önceden bilinen bir ölçüte bağlıdır ve bir tahmin yapmak mümkündür. Hanefî fıkhında, çekişmeye yol açmayacak basit belirsizlikler akdin sıhhatini zedelemez.
İhtiyaç ve Zaruret (Maslahat): Faizsiz konut ediniminde zorluk çeken, düşük gelirli vatandaşların temel barınma ihtiyacını karşılamak için devlet tarafından sunulan bu imkanın, toplumun “maslahat-ı âmmesi” (genel yararı) gereği değerlendirilebileceği ileri sürülür.
Faiz Olmaması: Bu satış modelinde, artışın paranın değer kaybını (enflasyonu) telafi etme amaçlı olduğu ve bu nedenle klasik “riba” (faiz) tanımına girmediği belirtilir. Faiz (riba), akitte karşılıksız ve şartsız fazlalık şart koşulmasıdır. Oysa bu artış, paranın alım gücünü korumayı amaçlar. Bu görüşe göre, faiz unsuru içermeyen ve konut edinme zaruretine dayanan bu tür bir satış akdi, caizdir.
Nihai Tavsiye
İslam fıkhında, bir konuda ilim ehli arasında ihtilaf (görüş ayrılığı) olduğunda, kişi güvenilir bulduğu müctehid veya fıkıh aliminin görüşüyle amel edebilir. Ancak, ihtilaflı konularda takva (Allah korkusu ve şüpheliden kaçınma) açısından en sağlam yol, şüpheden uzak durmaktır. Ancak, barınma ihtiyacı zorunluluk (zaruret) derecesinde ise ve faizsiz/kira öder gibi ev sahibi olma imkanı sadece bu projeyle sağlanıyorsa, “cehalet-i yesîra” prensibi veya “ihtiyaç ve zaruret” gerekçeleriyle hareket eden alimlerin görüşlerine uyarak projeye katılmakta sakınca görmeyenler de bulunmaktadır.
Kaynak:İsmail Hakkı Yelkenci
4. GÖRÜŞ_______________________________________________________________________________________________
________________________________________________________________________________________________________
TOKİ'nin 500 bin sosyal konut projesinden ev almak caiz mi?
24 Ekim 2025 tarihinde 81 ili kapsayan “Yüzyılın Konut Projesi” başlığıyla bir TOKİ sosyal konut projesi duyuruldu. Proje kapsamında 500 bin sosyal konut projesi inşa edilecek. TOKİ'nin ilan ettiği bu 500 bin sosyal konut projesinden ev almakta fıkhi açıdan bir mahzur var mıdır?
TOKİ tarafından gerçekleştirilen projelere dair daha önce ikisi internette yayınlanan, biri de “Günümüz Fıkıh Problemleri” adlı eserimde yayınlanan üç yazım bulunuyor. TOKİ’nin son projesine ilişkin de fıkhî sorular gündeme gelince bu projeye dair kısa bir değerlendirme yapmayı uygun gördüm.
Projenin fıkhî hükme doğrudan etkisi olmayan teknik ayrıntılarını bir kenara bırakırsak fıkhî değerlendirmeye konu edinebileceğimiz en önemli meseleleri arasında şu hususlar yer almaktadır:
1. Akdin fıkhî niteliği
2. Proje konusu dairelerin satış bedelinin başlangıçta belli olmaması.
3. Proje konusu konutların hak sahipliklerinin kura yoluyla belirlenmesi.
4. Anahtar teslim tarihinde ödenecek KDV tutarının baştan belli olmaması.
5. Başvuru işlemlerine ve ödemelere biri katılım ikisi de konvansiyonel (faizli) bankaların aracılık etmesi gibi hususları eklemek de mümkündür.
1. Akdin Fıkhî Niteliği
TOKİ’nin sosyal konut projesi bağlamında yapacağı evler, halihazırda mevcut olmayıp ileride yapılarak teslim edilecektir. Bilindiği üzere fıkıhta yerleşik genel kurala göre mevcut olmayan şeyin (ma‛dûm) satımı bâtıl olmakla birlikte bunun bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu kapsamda genel kuraldan istisna edilen iki akit türü önce çıkar ki bunlar da selem ve ıstısna‛ akitleridir. Selem, paranın peşin ödenerek bir malın sipariş edilmesidir. Istısna‛ ise kelime kökünden de anlaşıldığı üzere üzerinde san‛at/işçilik/üretim uygulanacak bir malın satımıdır. Bir akdin selem mi yoksa ıstısna‛ akdi mi kabul edileceğine ilişkin kriter akdin konusu olan malın üretime konu olan mal olup olmaması, akit esnasında bedelin peşin ödenip ödenmemesi, söz konusu mal üzerinde selem veya ıstısna‛ tarzında akdin uygulanışı konusunda örfün bulunup bulunmamasına göre değişir.
Selem akdinde bedelin tamamının akit meclisinde baştan peşin olarak ödenmesi gerektiğinden müteahhid tarafından ileride teslimi üstlenilen projeler (bina, daire vb.) bu akit türlerinden ıstısna‛ akdi kapsamında yer alır. Çünkü gerek TOKİ projesinde gerekse bu tarz diğer projelerde daire satın alanlara, bedelin başlangıçta peşin ödenmesi şartı koşulmamaktadır.
2. Proje konusu dairelerin satış bedelinin başlangıçta belli olmaması.
Bedelli akitlerde akdin sıhhat şartlarından birisi de bedellerin tarafları anlaşmazlığa götürmeyecek şekilde belli olmasıdır. Bu şart, ıstısna akdi için de söz konusudur. Nitekim AAOIFI “Eser Sözleşmesi (Istısna akdi) ile ilgili standardında şöyle demektedir:
“Eser sözleşmesinde, sözleşme akdedilirken bedelin belirli olması şartı aranır.” (3/2/1)
“Eser bedelinin tamamının tek seferde vadeli olarak ödenmesi, belirlenmiş vadelerde ödenmek üzere belirli taksitlere bağlanması veya bir kısmının başlangıçta peşin avans olarak ödenip kalan kısmının üretilecek malın üretim ve teslim aşamalarıyla uyumlu olarak parça parça ödenmesi caizdir. Taksitlerin, üretilecek malın tamamlanma aşamalarına bağlanması da caizdir. Ancak bu aşamaların taraflar arasında uyuşmazlığa yol açmayacak şekilde ticari teamüle göre belirlenebilir olması gerekir.” (3/2/2)
Sosyal konut projesine bu açıdan baktığımızda Sosyal konutlara ilişkin açıklama metninde şöyle denilmektedir:
“Hak sahiplerine konutlar; %10 peşinat ve 240 ay vade ile satılacaktır. Taksit ödemeleri, sözleşme tarihini takip eden ay itibariyle başlatılacaktır. Hak sahiplerinin konutlarına ait kalan borç bakiyesi ve aylık taksitler her yılın Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez, bir önceki 6 aylık dönemdeki Memur Maaş Artış Oranı dikkate alınarak İdarece tespit edilen oranda artırılacaktır. İlk dönemsel artış sözleşme imzalama tarihine göre İdarece belirlenecektir.”
Burada satım bedelinin belirsizliği meselesinin akde nasıl etki edeceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Aşağıda konuyla ilgili görüşlere temas edip tercih ettiğim görüşü ortaya koyacağım.
Birinci görüş: Bu satım caiz değildir.
Vâdeli bir satımda satım bedelinin bilinir olması tüm mezheplere göre şarttır. Bu şart sağlanmadığı takdirde Hanefîler dışındaki mezheplere göre akit [eş anlamlı olmak üzere] bâtıl / fâsit olarak nitelendirilir ve hiçbir hüküm ifade etmez. Hanefîlere göre ise fâsittir, bilinmezlik ortadan kaldırılmalıdır. Fasit bir akdi bilerek yapmak ise caiz değildir. Buradaki bilinmezlik "tarafları anlaşmazlığa götürebilecek" bilinmezlik kapsamında yer alır. Bu şartlar altında belirtilen şekilde ev satın almak caiz değildir. Uzun vadeli ev satımının caiz olması için, vade içinde evin ne kadar olabileceği devletin önceki yıllardaki ortalama enflasyonu dikkate alınarak belirlenmeli, ev satın alacak kişiye on veya yirmi yıllık vadede toplam olarak ne ödeyeceği baştan net olarak açıklanmalıdır.
İkinci görüş: Bu satım caizdir.
Akitleri bâtıl veya fâsid kılacak olan belirsizlik [cehâlet] tarafları anlaşmazlığa götürebilecek özellikte olan cehalettir. Bu raddeye varmayan belirsizlikler akdi ifsad etmez. Mesela mudarebe akdinde mudaribin kâr edip edemeyeceği, kâr ederse ne miktarda edeceği belirsizdir. Bununla birlikte kâr olması halinde bu kârın hangi oranda paylaşılacağı belirlendiğinde bu belirsizlik bir ölçüde giderilip bir ölçüye bağlandığı ve artık tarafları anlaşmazlığa götürecek seviyenin dışına çekildiği için akit caiz olmaktadır.
Klasik dönem fıkıh kitaplarında, vadeli satımda satım bedelinin baştan belirlenmesi istenmiş, bu konudaki belirsizliğin "tarafları anlaşmazlığa götürebilecek" bir cehalet olduğu, bu sebeple akdi fasit kılacağı belirtilmiş olmakla birlikte vadedeki belirsizliğin azaltılması durumunda hükmün ne olacağı belirtilmemiştir.
Enflasyon veya memur maaş zammına endeksli ev satımlarında, vade bitiminde evin toplam maliyetinin ne olacağının belli olmaması "tarafları anlaşmazlığa götürecek bir belirsizlik" olarak görülemez. Çünkü ev taksitlerinin her altı ay veya her yıl ne oranda arttırılacağı baştan sabit bir esasa [enflasyon oranı veya memur maaş zammı] bağlanmıştır. Bu oranın en baştan bilinemiyor olması tarafları anlaşmazlığa götürecek bir durum değildir.
Şahsen ikinci görüşü tercih ediyorum. Bunun gerekçelerini şu şekilde belirtmek mümkündür:
a) Fıkıh kitaplarındaki "tarafları anlaşmazlığa götüren her belirsizlik akdi fâsit kılar" ilkesinin mutlak ve genel geçer bir ilke olmakla birlikte hangi tür belirsizliklerin bu kapsamda görülmesi gerektiği meselesi, yani ilkenin somut durumlara tek tek uygulanması çağlara, durumlara, akit tiplerine göre değişebilir.
b) Mutlak belirsizlik ile mukayyed belirsizlik aynı kapsamda görülemez. Klasik fıkıh literatüründe ortaklık mahiyetindeki akitlerin neredeyse tamamında [mudarebe, müzaraa, muğarese, müsakat] mukayyed bir belirsizlik olmasına rağmen akitlerin geçerli olması fukahanın da bu anlayışta olduğunu göstermektedir.
Yukarıda belirtilen hüküm, meselenin yalnızca “fiyattaki belirsizlik” noktasıyla ilgilidir. Söz konusu kurumların satımlarında başka açılardan fıkhın aradığı şartlar yer almıyorsa onlar ayrıca değerlendirilir.
3) Hak sahibi olunan dairelerin kura ile belirlenmesi
Istısna‛ akdinin şartlarından birisi de siparişe konu olan malın, taraflar arasında anlaşmazlığa yol açmayacak şekilde özelliklerinin ortaya konulmasıdır. Burada proje konusu dairelerin boyutları, plan ve projeleri, hangi şehirde yapıldığı belirli olmakla birlikte söz gelimi bir binanın hangi katında ve hangi cephesinde yer aldığı hususu “konut belirleme kurası” sonucu tespit edilmektedir.
İslam fıkhında hak sahibini belirlemek üzere kura yoluna başvurmak meşru bir yoldur. Burada da kura öncesinde akde konu olan eser ile ilgili temel niteliklerde tarafları anlaşmazlığa götürecek bir husus olmayıp tali sayılabilecek hususların belirlenmesinde kura yöntemine başvurulmaktadır. Fıkhî açıdan bunun herhangi bir sakıncası bulunmamaktadır.
4) Anahtar teslim tarihinde ödenecek KDV tutarının baştan belli olmaması.
Yukarıda bu proje bağlamında akde konu olan dairenin bedelindeki belirsizliğin akde olumsuz bir etkisinin olmayacağı görüşünü tercih ettiğimizi belirtmiştik. Anahtar teslim tarihinde ödenecek KDV tutarının baştan belli olmaması için de aynı şeyi söylemek mümkündür.
5) Konvansiyonel bankaların aracılığı meselesi
TOKİ’nin sosyal konut projesine biri katılım, diğer ikisi ise konvansiyonel olmak üzere üç banka aracılık etmektedir. Projeye katılımda faizli bankanın aracılık etmesinin akde doğrudan doğruya olumsuz bir katkısından söz edilemez. Çünkü burada söz konusu bankalar devlet bankası olup katılımcılardan bankacılık hizmetleri dışında özel bir kesinti yapmadığı gibi katılımcılarla banka arasında faizli işlemlere yönelik herhangi bir iş ve işlem de yapılmamaktadır.
SONUÇ:
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde TOKİ’nin 500 bin konutluk sosyal projesine katılmanın fıkhî açıdan herhangi bir mahzurunun bulunmadığını söylemek mümkündür. Her şeyin en doğrusunu elbette Allah bilir.
30.10.2025Kaynak:Prof. Dr. Soner DUMAN https://www.ticaretilmihali.com/soru/tokinin-500-bin-sosyal-konut-projesinden-ev-almak-caiz-mi

